Fenilefrin İnfüzyon Hesaplama

Hesaplanmasını istediğiniz alanı boş bırakın, diğerlerini doldurun.

Fenilefrin İnfüzyonu Hakkında Detaylar

Fenilefrin, sentetik bir vazopresör olup, temel olarak saf alfa-1 adrenerjik agonist olarak etki gösterir. Bu, beta reseptörleri (kalp hızı ve kasılması) üzerinde neredeyse hiç etkisi olmadığı anlamına gelir. Ana etkisi, periferik kan damarlarını güçlü bir şekilde büzerek (vazokonstrüksiyon) sistemik vasküler direnci (SVR) ve dolayısıyla kan basıncını artırmaktır.

Etki Mekanizması ve Klinik Farklılıklar

Fenilefrin, beta etkisinin olmamasıyla Norepinefrin ve Epinefrin gibi diğer vazopresörlerden ayrılır. Norepinefrin hem alfa hem de beta-1 etkisine sahipken, Fenilefrin sadece alfa etkisine odaklanır. Bu durumun önemli bir klinik sonucu vardır:

Klinik Kullanım Alanları

Bu özellikler, Fenilefrin'i belirli klinik senaryolarda kullanışlı kılar:

Dozaj ve Uygulama

Fenilefrin infüzyonu kiloya bağlı değildir ve hedeflenen kan basıncına göre ayarlanır.

İnfüzyon genellikle 10 mg Fenilefrin'in 250 ml'lik bir solüsyon içinde hazırlanmasıyla (40 mcg/ml) uygulanır.

Ekstravazasyon Riski: Diğer tüm vazopresörler gibi, Fenilefrin de damar dışına sızdığında çevre dokuda şiddetli vazokonstrüksiyon ve doku nekrozuna neden olabilir. İnfüzyonun güvenli bir damar yolundan, tercihen santral venöz kateterden yapılması önemlidir.

Yan Etkiler ve İzlem

Fenilefrin'in Geliştirilmesi ve Tarihçesi

Fenilefrin, sempatomimetik aminler olarak bilinen bir ilaç sınıfının erken üyelerinden biridir ve ilk olarak 1910 yılında Alman ilaç firması E. Merck'teki kimyagerler tarafından sentezlenmiştir. Başlangıçta, adrenalin ve efedrin gibi doğal veya yarı sentetik aminlere bir alternatif olarak geliştirilmiştir. 1930'larda farmakolojik özellikleri daha detaylı incelenmiş ve güçlü bir alfa-adrenerjik agonist olduğu anlaşılmıştır.

Fenilefrin, 20. yüzyılın ortalarında özellikle iki alanda büyük popülerlik kazandı: Birincisi, topikal bir dekonjestan olarak burun spreylerinde (en bilinen markası Neo-Synephrine®) kullanımıydı. İkincisi ise, göz muayeneleri için göz bebeğini genişletmek (midriyazis) amacıyla göz damlası olarak kullanımıydı. İntravenöz bir vazopresör olarak kullanımı, özellikle anestezi pratiğinde, spinal anestezinin neden olduğu öngörülebilir hipotansiyonu tedavi etmek için daha sonra yaygınlaşmıştır. Saf alfa-agonist etkisi, kalp hızını artırmadan kan basıncını yükseltme yeteneği, onu bu ve benzeri durumlarda seçici bir araç haline getirmiştir.

Literatür ve Kaynakça

Fenilefrinin farmakolojisi ve klinik kullanımı, özellikle anesteziyoloji ve yoğun bakım alanlarındaki çalışmalarla şekillenmiştir. Aşağıda, ilacın özelliklerini ve kullanımını tartışan bazı kaynaklar yer almaktadır.