Subaraknoid Kanama sonrası BT bulgularına göre vazospazm riskini belirleyin.
Fisher Skalası (veya Fisher Derecelendirmesi), anevrizmatik Subaraknoid Kanama (SAK) sonrası çekilen ilk kontrastsız beyin tomografisindeki (BT) kanamanın görünümünü sınıflandırmak için kullanılan bir radyolojik derecelendirme sistemidir. Skalanın temel amacı, SAK'ın en korkulan komplikasyonlarından biri olan gecikmiş serebral vazospazm gelişme riskini öngörmektir.
Serebral vazospazm, SAK sonrası genellikle 4. ile 14. günler arasında ortaya çıkan, beyin arterlerinin tehlikeli bir şekilde daralması durumudur. Bu daralma, beyne giden kan akımını azaltarak gecikmiş iskemik nörolojik defisitlere (kalıcı inme gibi) ve hatta ölüme yol açabilir. Fisher Skalası, BT'de görülen kan miktarı ve dağılımının, vazospazm gelişme riski ile doğrudan ilişkili olduğu prensibine dayanır. Kalın kan pıhtılarının varlığı, vazospazma neden olan maddelerin daha fazla salındığına işaret eder.
Fisher Grade | Radyolojik Tanım | Semptomatik Vazospazm Riski |
---|---|---|
1 | Subaraknoid kanama saptanmadı. | ~ %21 |
2 | 1 mm'den ince, diffüz subaraknoid kanama. | ~ %25 |
3 | Lokalize, kalın kan pıhtıları ve/veya >1 mm vertikal tabaka. | ~ %37 (En Yüksek Risk) |
4 | İntraserebral veya intraventriküler kanama. | ~ %31 |
Orijinal Fisher Skalası'nın, özellikle Grade 4'ün prognostik değerindeki bazı belirsizlikler nedeniyle zamanla Modifiye Fisher Skalası geliştirilmiştir. Bu yeni skala, intraventriküler kanamanın (IVK) varlığını da hesaba katarak vazospazm riskini daha iyi öngördüğü düşünülmektedir:
Günümüzde birçok merkez, daha hassas bir risk belirleme sağladığı için Modifiye Fisher Skalası'nı kullanmayı tercih etmektedir.
Fisher Skalası, adını 20. yüzyılın en etkili nörologlarından biri olan Kanadalı-Amerikalı Dr. C. Miller Fisher'dan almaktadır. Dr. Fisher, özellikle inme ve serebrovasküler hastalıklar alanında yaptığı öncü çalışmalarla tanınır. 1980 yılında, Massachusetts General Hospital'daki meslektaşları J.P. Kistler ve J.M. Davis ile birlikte, subaraknoid kanama (SAK) sonrası prognozu etkileyen faktörleri inceleyen çığır açıcı bir makale yayınladılar.
O dönemde bilgisayarlı tomografinin (BT) yeni yaygınlaşmaya başladığı bir zamanda, Dr. Fisher ve ekibi, BT'de görülen kan miktarının, hastaların daha sonra geliştireceği tehlikeli bir komplikasyon olan serebral vazospazm riskiyle doğrudan ilişkili olduğunu fark ettiler. Bu gözlemlerine dayanarak, kanamanın radyolojik görünümünü dört basit gruba ayıran bir derecelendirme sistemi oluşturdular. Bu sistem, klinisyenlere ilk kez, bir hastanın vazospazm geliştirme riskini objektif bir şekilde tahmin etme ve yüksek riskli hastaları daha yakından izleme imkanı tanıdı. Bu basit ama güçlü araç, anevrizmatik SAK yönetiminde standart bir uygulama haline geldi.
Fisher Skalası ve onun daha sonra geliştirilen modifiye versiyonu, SAK sonrası vazospazm riskini değerlendirmede temel araçlardır. Konuyla ilgili temel ve güncel yayınlar aşağıda listelenmiştir.