Hesaplanmasını istediğiniz alanı boş bırakın, diğerlerini doldurun.
Ketamin, fensiklidin türevi bir ajandır ve diğer anesteziklerden farklı olarak "dissosiyatif anestezi" olarak bilinen bir durum oluşturur. Bu durumda hasta, çevresinden kopuk, kataleptik bir haldedir ancak gözleri açık olabilir, yutkunma ve kornea refleksleri korunabilir. Ketamin, doza bağlı olarak güçlü analjezik (ağrı kesici), amnestik (hafıza kaybı) ve anestezik etkilere sahiptir.
Ketamin'in ana etki mekanizması, merkezi sinir sistemindeki N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptörlerinin non-kompetitif (rekabetçi olmayan) antagonizmasıdır. Bu reseptörler, ağrı sinyallerinin iletimi, hafıza ve nöronal plastisite için kritik öneme sahiptir. NMDA reseptörlerinin bloke edilmesi, glutamatın eksitatör (uyarıcı) etkisini engeller ve dissosiyatif anestezi ile güçlü analjeziye yol açar. Ayrıca opioid, muskarinik ve monoaminerjik reseptörler üzerinde de karmaşık etkileri vardır. Diğer sedatiflerin aksine, genellikle sempatik sinir sistemini uyararak kalp hızı, kan basıncı ve kardiyak debiyi artırır. Bu özelliği, hemodinamik olarak anstabil (şoktaki) hastalarda onu avantajlı kılabilir.
Ketamin infüzyonu, özellikle belirli hasta popülasyonlarında ve durumlarda benzersiz avantajlar sunar.
Ketamin dozu, kullanım amacına göre (analjezi, sedasyon veya anestezi) büyük farklılıklar gösterir. İnfüzyon için genellikle 1 mg/ml, 2 mg/ml veya 5 mg/ml gibi konsantrasyonlarda hazırlanır. Örneğin, 250 mg ketamin 50 ml'lik bir enjektöre çekilerek 5 mg/ml'lik bir çözelti elde edilebilir.
Ketamin'in yan etki profili diğer sedatiflerden oldukça farklıdır:
Hastaların hemodinamik parametreleri ve solunum durumu yakından izlenmelidir. Özellikle uyanma döneminde, hastanın sakin ve sessiz bir ortamda derlenmesi psikomimetik reaksiyon riskini azaltabilir.
Ketamin'in hikayesi, daha önceki bir anestezik olan Fensiklidin'den (PCP) daha güvenli bir alternatif arayışıyla başlar. PCP, etkili bir anestezik olmasına rağmen, şiddetli halüsinasyonlar ve nörotoksisite gibi ciddi yan etkilere sahipti. Bu sorunu çözmek amacıyla Parke-Davis firmasında danışman olarak çalışan Wayne State Üniversitesi'nden kimyager Dr. Calvin Stevens, 1962 yılında Ketamin'i sentezledi. İlk denemeler, Ketamin'in PCP'ye göre daha kısa etkili olduğunu ve daha az belirgin halüsinasyonlara neden olduğunu gösterdi.
İnsanlar üzerindeki ilk denemeler 1964 yılında Dr. Edward Domino ve Dr. Günter Corssen tarafından gerçekleştirildi. Bu çalışmalar, Ketamin'in hastaları bilinçli ancak çevrelerinden kopuk, ağrı hissetmedikleri bir duruma soktuğu benzersiz bir etki yarattığını ortaya koydu. Bu duruma "dissosiyatif anestezi" adını verdiler. Güvenli kardiyovasküler profili ve solunumu baskılamaması, onu özellikle travma ve savaş cerrahisi için ideal bir ajan yaptı. 1970'de FDA onayı alan Ketamin, Vietnam Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin tedavisinde yaygın olarak kullanıldı. Sonraki yıllarda, ağrı kesici ve antidepresan gibi diğer potansiyel kullanımları da keşfedilerek tıbbın farklı alanlarında kendine yer buldu.
Ketamin, anestezi, acil tıp ve son zamanlarda psikiyatri alanlarında giderek artan bir ilgi odağıdır. İlacın farklı dozlardaki çeşitli kullanımlarını destekleyen bazı temel yayınlar aşağıdadır.