Akut Miyokard Enfarktüsü sonrası hastanın klinik durumuna göre riskini belirleyin.
Killip Sınıflaması (veya Killip-Kimball Sınıflaması), 1967 yılında geliştirilmiş olan ve akut miyokard enfarktüsü (AMI veya kalp krizi) geçiren hastalarda, başvuru anındaki fizik muayene bulgularına dayanarak kalp yetmezliğinin şiddetini derecelendiren basit ve etkili bir klinik araçtır. Bu sınıflama, hastaların mortalite (ölüm) riskini belirlemede ve prognozlarını öngörmede kritik bir rol oynar.
Killip sınıflamasının temel amacı, yatak başında hızla uygulanabilen bir yöntemle yüksek riskli hastaları tespit etmektir. Bir hastada kalp krizi sonrası kalp yetmezliği bulgularının varlığı ve şiddeti, kalbin pompa fonksiyonunun ne kadar etkilendiğini gösterir ve bu durum doğrudan hayatta kalım oranı ile ilişkilidir. Sınıflama, 4 kategoriden oluşur ve her sınıf, artan bir risk seviyesini temsil eder.
Killip Sınıfı | Klinik Tanım | Orijinal Çalışmadaki Mortalite Oranı |
---|---|---|
I | Kalp yetmezliği veya pulmoner ödem bulgusu yok. Akciğerler temiz. | ~ %6 |
II | Hafif-orta kalp yetmezliği: Akciğerlerin alt yarısında (≤%50) raller (çıtırtı sesleri), S3 gallop sesi veya artmış juguler venöz basınç. | ~ %17 |
III | Ağır kalp yetmezliği: Akut pulmoner ödem (akciğerlerin yarısından fazlasında (>%50) yaygın raller). | ~ %38 |
IV | Kardiyojenik şok: Hipotansiyon (Sistolik KB < 90 mmHg) ve periferik hipoperfüzyon bulguları (soğuk, nemli cilt, azalmış idrar çıkışı, konfüzyon). | ~ %81 |
Kalp krizi geçiren bir hastanın Killip sınıfının belirlenmesi, klinisyenlere hastanın risk profili hakkında anında bir fikir verir. Killip sınıfı II veya daha yüksek olan hastalar, daha düşük ejeksiyon fraksiyonuna, daha büyük enfarktüs alanlarına ve daha kötü bir prognoza sahip olma eğilimindedir. Bu hastalar, daha agresif izlem (örneğin yoğun bakım takibi) ve tedavi (inotrop veya vazopresör desteği, mekanik dolaşım desteği) için aday olabilirler.
Killip Sınıflaması, adını Dr. Thomas Killip III ve meslektaşı Dr. John T. Kimball'dan almıştır. 1960'larda Cornell Tıp Merkezi'nde çalışan bu iki kardiyolog, o dönemde yeni kurulmaya başlanan koroner bakım ünitelerinde (KBÜ) yatan hastaların sonuçlarını iyileştirmek için basit bir risk belirleme yöntemi arayışındaydı.
1967 yılında "The American Journal of Cardiology" dergisinde yayımladıkları çığır açan makalelerinde, 250 akut miyokard enfarktüsü hastasını içeren deneyimlerini paylaştılar. Bu çalışmada, hastaları başvuru anındaki basit fizik muayene bulgularına göre dört sınıfa ayırdılar ve bu sınıfların hastane içi ölüm oranlarıyla güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu gösterdiler. Bu basit ama son derece etkili yaklaşım, on yıllardır tıp eğitiminde öğretilmekte ve kalp krizi hastalarının ilk değerlendirmesinde kullanılmaktadır.
Killip Sınıflaması'nın temeli olan orijinal çalışma ve bu sınıflamanın günümüzdeki geçerliliğini inceleyen bazı önemli kaynaklar aşağıda listelenmiştir.